Türkiye'de kadının yeri yıllardır tartışılan bir konu malum. Ancak tartışmalar bize bir arpa boyu yol aldıramadı. Kadın hakları iyileştirildi, kadın sığınma evleri arttı, kadınlara yönelik eğitimler arttı ama şiddetin dozu da arttı. Peki nerede yanlış yaptık, sorunun kaynağı aslında ne?
Din, siyaseti bir kenara bırakıp sadece psikoloji gözünden olaya bakalım. Çocuklar 7 yaşına kadar kadar hipnoz durumundadır yani telkine açıktır ve bilinçdışı gördüğü her şeyi sünger gibi emer. Ana rahminde başlar bu yolculuk ve yetişkinlik dönemimizde davranışlarımızı, olaylara karşı tutumumuzu, algımızı yani benliğimizi oluşturur. Şimdi nerelerde neler yapıyoruz ve sonucunda neler oluyor bakalım;
Bir kız, bir erkek bebek dünyaya gelir. Kız çocuk "neyse sağlıklı olsun da cinsiyet önemli değil." diye karşılanır, erkek çocuk "aslan oğlum" diye. Kız çocuk, olsa da olur olmasa da olur durumundadır ataerkil toplumlarda. Daha doğmadan sıradanlaşmış ve değersizleştirilmiştir. Erkek çocuk ise yüceltilmiştir. Soyun devamı ona bağlıdır nede olsa!
2 yaşına gelirler, konuşma evresi başlar. Duyduğu her şeyi söylemeye çalışan çocuklar küfür etmeyi öğrenir. Kız çocuk söyler ise "ağzına acı biber sürerim, kızlar böyle konuşmaz." erkek çocuk söyler ise kahkahalar atılır, sevimli olur, tatlı olur. Erkek çocuğa ağır cinsel içerikli küfürler hak ilan edilmiştir, dolayısıyla küfrün eyleme geçirilmiş hali de haktır, hakkıdır.
6 yaşına gelirler. Cinselliği, kendi vücudunu, kadın erkek farkını merak ederler. Kendi arkadaşları arasında cinsel oyunlar oynamaya başlarlar. Birbirlerini öpmeye, cinsel organlarına bakmaya başlarlar. Bu süreç doğaldır ancak kız çocuk yaparsa "Ayıp, ne yapıyorsun sen!" denir, erkek çocuk yaparsa "Aslan oğlum, şimdiden belli, çapkın olacak." denir. Kız çocuğu henüz 6 lı yaşlarında bastırmak zorunda kalır merak duygusunu, doğal olan psikolojik gelişim sürecini. Ama kız için yasak olan erkek için serbesttir, toplum için de bile meşrudur "Hadi göster oğlum amcana pipini." !
Sünnet sonrası yapılan düğün, erkek oldun nidaları ile erkeğe gücün kızlarda olmayan ama kendisinde olan fazladan bir organda olduğu gösterilir. Erkekler pipilerini yani kızlardan farklı taraflarını göstermeye teşvik edilerek, kızlar ise erkeklerden farklı olan taraflarını gizleyerek, o parçalarının erkeklere ait olduğu mesajı verilerek yetiştirilir.
Ergenlik dönemi başlar. Kız değişen bedenini saklamak zorunda bırakılır. "Babanın yanında şöyle giyinme, kardeşinin yanında bunu yapma." diyerek kendi kanından canından olan insanlardan bile saklamak zorunda bırakılır kendi bedenini. Saklamak zorunda olduğu bir şeyi sevmesi zaten mümkün müdür? Erkek çocuk ise ya babası, ya dayısı ya da bir başkası tarafından "milli" olur. Daha sonra gururla anlatılır.
Bunlara bir de aile içi şiddeti ekleyelim. Gözünün önünde babası annesini döver. Kız ve erkek çocuk aynı şeyi algılar "Kadın güçsüzdür, kendisini döven erkeğe mahkumdur. Kadın değersizdir ve bir erkeğin bir kadını dövmesi normaldir. Sorunlar şiddetle, bağırarak çözülür. İletişim şekli budur." Bu örüntüde kız çocukları kendilerine duydukları değersizlik hissi ile erkek çocukları ise kadına duydukları değersizlik hissi ile büyür. Babasının onu dövmesine rağmen aynı odaya girip onunla birlikte olan annesini gören kız çocuğu erkekleri böyle elde ederim, erkekler ancak böyle sevgi gösterir diyor. Erkek çocuk ise ben ne kötülük yaparsam yapayım kadın bana teslim olur diyor. Yani biz kadınlar kendi çocuklarımıza kendimizi biz değersiz gösteriyoruz. Kendimize değer vermeyerek, kendi haklarımızı aramayarak, sürekli mağduruz durumunda kalıp çözüm yolu, çıkış kapısı aramayarak bu durumu biz oluşturuyoruz.
Çocuklarımıza sevgiyi öğretin. Kendilerine, hemcinslerine ve cinslerine değer vermeyi, saygı duymayı öğretin. Fazladan bulunan bir organın ya da o organın eksikliğinin önemsiz olduğunu asıl önemli olanın insan olmak olduğunu öğretin. Bir çocuk dünyaya getirmeye cesaret ediyorsanız eğer önce kendi değerlerinizi yeniden gözden geçirin. Çocuklar sizin aynanızdır. Erkek suçu değil, kadının kendisine değer vermeden değer beklemesi durumudur. Kendisine, hemcinsine değer vermeyen anneler tarafından kadını aciz, zavallı, cinsel obje olarak gören erkekler yetiştiriliyor.
Çocuklarımıza sevgiyi öğretin. Kendilerine, hemcinslerine ve cinslerine değer vermeyi, saygı duymayı öğretin. Fazladan bulunan bir organın ya da o organın eksikliğinin önemsiz olduğunu asıl önemli olanın insan olmak olduğunu öğretin. Bir çocuk dünyaya getirmeye cesaret ediyorsanız eğer önce kendi değerlerinizi yeniden gözden geçirin. Çocuklar sizin aynanızdır. Erkek suçu değil, kadının kendisine değer vermeden değer beklemesi durumudur. Kendisine, hemcinsine değer vermeyen anneler tarafından kadını aciz, zavallı, cinsel obje olarak gören erkekler yetiştiriliyor.
Önce biz kendimize değer vereceğiz ki kadına değer veren erkek evlatlar, kendisine güvenen kız çocuklar yetiştirelim.
Sevgiyle...