Koşulsuz Sevgi
Sonunda beklediğiniz an geldi. Hamilelik
sürecinin ardından kendi kanınızdan, canınızdan olan bebeğinizi kucağınıza
aldınız, kokusunu içine çekip sıcaklığını hissettiniz. Ebeveyn olmak sorumluluk
gerektiren zor ama bebeğinizin bir gülüşüyle her türlü güçlüğü size unutturacak
olan soluksuz bir süreçtir. Size hissettirdiği güçlü ve güzel duygular
sayesinde ne kadar kutsal ve özel bir görev üstlendiğinizi anlayacaksınız. Peki,
sizin bebeğinize ne hissettirmeniz gerekiyor?
Sizinle
geçmişe doğru bir yolculuk yapalım. Bundan yıllar öncesine, çocukluğunuza geri
dönüp kendinize şu soruyu sormanızı istiyorum “En çok neye ihtiyacım vardı?”.
Kuşkusuz ki bütün bebeklerin, çocukların fizyolojik ihtiyaçlarından sonra en
çok ihtiyacı olan koşulsuz ebeveyn sevgisidir. Sevgi ve koşulsuz sevgi
kavramları birbirinden farklıdır. Koşulsuz sevgi sadece ebeveynlerden
karşılanabilecek ve bizim ruhsal gelişimimiz için temeli oluşturan histir.
Hatalarıyla, günahlarıyla olduğu gibi kabul edilişin belirtisidir. Bu sevgiyi
alamayan bebekler daha sonra ki dönemlerde yanlış kişiler veya ortamlarda bu
boşluğu doldurmak isteyeceklerdir. Unutmamak gerekir ki bebeklik ve çocukluk
dönemlerinde oluşan her boşluk ileride başka şekillerde doldurulmaya
çalışılacaktır.
1)Bağlanma:
Bebeğinizle kuracağınız bağın
onun yetişkinlik döneminde hayatına girecek insanlara yaklaşım tarzını
belirleyeceğini biliyor muydunuz? Bebek ile kendisine en yakın kişi arasında
kurulan duygusal bağlılık ilişkisine bağlanma denir.
Güven ve yeterlilik duygusunu geliştirip duygusal yaşantıların düzenlenmesine,
yetişkinlik hayatında kuracağı ilişkilere yardımcı olarak duyguların ifade
edilmesidir. Çeşitli bağlanma şekilleri vardır.
Güvenli Bağlanma: Bu bağlanma
stilinde sahip çocuklar, annelerinin yokluğunda daha az huzursuzluk yaşadığı ve
yabancılarla iletişim konusunda daha az sorun yaşadığı gözlemlenmiştir.
Anneleri ile tekrar bir araya geldiklerinde ise zaten az olan kaygılarının
çabuk yok olduğu ve kısa sürede sakinleştiği görülmüştür. Çalışan
annelerin en büyük problemini ele alalım “işe gitme ritüelleri”. Güvenli
bağlanma geliştirmiş bir çocuk annesinin işe gitme sürecinde huzursuzluk
yaşayabilir fakat bu fazla uzun sürmeyecek ve siz gittikten sonra ortama tekrar
uyum sağlayacaktır. Ama unutmamak gerekir ki bebeğinizin güvenli bağlanma
sağlaması tamamen sizin tutumunuzla doğru orantılıdır.
Hangi durumlarda çocuk güvenle bağlanır?
1.
Annenin
koşulsuz sevgisini çocuğuna hissettirmesi çok önemlidir. Her koşulda onu
seveceğini hissettirmeli ve bu konuda tutarlı bir duruş sergilemelidir.
2.
Anne çocuğunun acısını, utancını, korkusunu ve
diğer duygularını doğru anlayıp onu yatıştırabilmelidir. Onu bu güçlü
duygularla baş başa bırakmak ve yol göstermemek, yetişkinlik döneminde de bu
duygular karşısında çaresiz kalmasına ve yanlış çıkış yolları bulmasına sebep
olacaktır.
3.
Çocuğunuza
her durumda onun anlayacağı şekilde açıklamalar yapıp, bilgilendirmek
gerekmektedir. Mesela; “Ben şimdi işe gidiyorum ve tam saat 18.00’da geleceğim.
Eğer bir gecikme olursa sana haber vereceğim. “
4.
Sık
sık ten temasında bulunun. Sadece sözel yolla belirtilen sevginin her zaman
altı boş kalır. Sağlam bir sevgi ve güven temeli için beden dili de önemlidir.
Kaygılı –
Kararsız Bağlanma: Bu
çocuklar annelerinden ayrıldıkları zaman yoğun endişe yaşar ve strese girerler.
Anneleri ile tekrar bir araya geldiklerinde ise bu durum değişmez ve bir türlü
sakinleşemezler. Yabancılara güven duyamaz ve şüphe ile yaklaşırlar. Bu
çocuklar yetişkinlik dönemlerinde başkalarına aşırı bağımlı olurlar ama aynı
zamanda mesafeli yaklaşırlar çünkü duygularına karşılık bulamamaktan ciddi
endişe duyarlar.
Hangi durumlarda çocuk kaygılı –
kararsız bağlanma geliştirir?
1.
Annenin
çocuğa karşı tutarsız davranışları. Aşırı ilgili bir tutumdan bir anda ilgisiz
bir tavır sergilemesi.
2.
Annenin
istikrarsız bir şekilde çocuğun ihtiyaçlarını karşılaması. Düzenli olarak
yaptığı aktiviteleri bir anda yapmaması ve daha sonra tekrar yapmaya başlaması.
3.
Çocuğun
korkulu, endişeli, üzüntülü olduğu durumlarında anneyi her zaman yanında
bulamaması.
Kaçınmacı
Bağlanma: Bu bağlanma
stiline sahip çocuklar anneleri ile yaşadıkları ayrılıklara kayıtsız
kaldıkları, duygusuz, hissiz göründükleri ve daha sonrasında oyuncakları ile
üstünkörü ilgilendikleri gözlemlenmiştir. Anne geri döndüğü zaman ise anne ile
iletişim kurmaktan kaçındığı ve daha çok oyuncakları ile ilgilendiği
görülmüştür. Bu çocuklar annelerini yok sayma eğilimindedirler. Anne
ile yabancı birisi arasında her hangi bir fark görmezler. Bu çocuklar yetişkinlik
döneminde reddedilmemek için yakın ilişki kurmaktan kaçınır.
Hangi durumlarda çocuk kaçınmacı bağlanma
geliştirir?
1.
Annenin
çocuğu istismar etmesi. Fiziksel veya duygusal şiddet görmesidir. Çocuğu
fiziksel olarak hırpalamanın dışında ona onu incitecek, aşağılayacak sözler
söylemek. Unutmamak gerekir ki fiziksel yaralar geçer ama duyusal alınan
yaralar kalıcıdır.
2.
Çocuğun
ihtiyaçlarının göz ardı edilmesi. Bunlar sadece fiziksel ihtiyaçlar değildir.
Çocukla temas kurmak, ona güven ve sevgi duygusunu hissettirmek, birlikte
kaliteli zaman geçirmek çocuğun ruhsal gelişimi için önemli rol oynar.
Sizin bir parçanız olarak dünyaya gelen bebeğinizin sizden başka kimsesi yoktur ve tamamen size bağımlıdır. O her şeyi sizden öğrenecektir ve sizin aynanız olacaktır. O yüzden bu çocuk neden böyle yapıyor sorusunu bir kenara bırakıp acaba ben ne yaptım da çocuğum böyle bir tutum içinde diyerek aynayı kendimize çevirmek gerekmektedir. Sevgiyle...
Yazılarınızın çoğuna göz gezdirdim anladığım kadarıyla çoğunluğa hitap edebilecek seviyede bir şeyler yazmak için çaba göstermişsiniz seçtiğiniz kelimelerden tutunda paragraf giriş gelişme sonucu hep bir örnekten çıkmış gibi hani bilge bir insansınız neden farkınızı ortaya koymuyorsunuz?
YanıtlaSilHer konuda bilgi birikimimi paylaşmaya çalışıyorum. Normalde yetişkin psikolojisi ile ilgileniyorum ancak yetişkin psikolojisinin temelini çocukluk dönemi yaşantıları etkilemektedir. Bu sebeple çocuk psikolojisini etkileyen faktörlere de değinmek istiyorum. Sizin önerileriniz nelerdir?
SilAyrıca siz insanlara rütbelerine mevkilerine göre değer veren biri olamazsınız toplum baskısıyla yapıyor olmalısınız. Bence kendinizi daha çok dinleyip dışarıda farklı durumlara izin vermelisiniz. Ulaşılmaz olunmak farklı bir durumdur. Ancak prens bile olsa gelme stili insanda birdir ya koşar ya yürür normal olarak ��
YanıtlaSilBu yorumunuzu tam olarak anlayamadım. Yazılarımın hepsinde insanı sadece insan olarak değerlendirmek gerektiğine ve yargılamak yerine o insanı anlamaya, onun davranışlarında altta yatan nedenleri bulmaya yönelmemiz gerektiğini ve her zaman önce aynayı kendimize çevirmemizin esas olduğunu vurgulamaya çalışıyorum. Rahatsız olduğunuz kısımları ve ya önerileriniz daha detaylı yazarsanız size daha sağlıklı bir açıklama yapabilirim.
SilSevgiyle...
Doğru söylemek yanlış mı oluyor. İkili ilişkiler hakkında bir makale yazarsanız çok güzel olur. Mesela nasıl iletişim kurulabilir.
YanıtlaSilİkili ilişkiler hakkında yazım yakında yayınlanacak. Ancak ilişkiler hakkında temel bilgileri Babama Aşık Oldum 1 ve 2 yazılarımdan okuyabilirsiniz.
SilSevgiyle...